82'nin sürgünleri82 askeri darbesinden sonra yapılan anayasa askeri anayasaya en çok hayır Bingöl'den çıktı. O hayırların sorumlusu olarak görülen imamlara işkenceler çektirildi. Şimdi o askeri anayasanın değiştirilmesi amacıyla hazırlanan bir sivil anayasaya girişimi var. Bingöllü imamlar şimdi Evet demek için can atıyor.Kasım 1982'de oylanan mevcut anayasaya Türkiye genelinde en fazla ‘hayır' Bingöl'den çıktı. Dönemin sıkıyönetimine göre ‘hayır'ın suçlusu imamlardı. Oysa imamların dışında bir suçlu daha vardı! Aksiyon dergisi tarafından kaleme alınan bir yazıda röportaj veren Bingöllü imamlar, referandumu dört gözle bekliyor. İşte o imamların Aksiyon dergisine yaptıkları konuşma: KENAN EVEREN'İN ŞAŞKIN KONUŞMASI ‘Bingöl'de fazla kalabalık bulacağımızı zannetmiyordum. Zira anayasa oylamasında bu ilimiz en düşük oranda kabul oyu vermişti. Düşük dediğim oran da yüzde 76,5'tir. Bingöl'ün yüzde 76,5'te kalışı bende tereddüt doğurmuştu. Gördük ki tereddüdüm yersizmiş. Burada yaptığım konuşmamın başında bu konuya değinerek 21 sene evvel geldiğim Bingöl ile şimdiki Bingöl arasında çok büyük fark gördüğümü, buna rağmen yapılanların çok az olduğunu ve bundan dolayı Bingöllülerin yönetimlere küskün olduklarını , bu küskünlüğü de anayasa oylamasıyla dile getirdiklerini, fakat bu durumdan üzüntü duymadığımızı, zira anayasayı tanıtmak için yurt sathında yaptığım geziler sırasında buraya uğrayamadığımı, dolayısıyla iyice anlatamadığımı, buradaki bazı din adamlarının da menfi propaganda yaparak eğer bu anayasaya evet diyecek olurlarsa dinin elden gideceğini yaydıklarını, buna rağmen yüzde 76,5 nispetinin büyük bir oran olduğunu söyledim.” Bu sözler, 23 Ağustos 1983'te Bingöl'ü ziyaret eden Kenan Evren'e ait. 7 Kasım 1982'de oylanan bugünkü anayasaya Türkiye, yüzde 92 oranında kabul oyu vermişti. Ancak Bingöl resmî sonuçlara göre anayasa oylamasında yüzde 23,5 ret oyu kullanmış ve Türkiye'de anayasaya en yüksek oranda ret oyu veren il olmuştu. Tabii resmî rakamların ne derece doğru olduğu da tartışmaya açıktı! Bingöl rekor kırdı ancak bu rekor cezasız kalmadı! Bingöl'ün anayasaya ‘hayır' oyu vermesinin sorumluları Evren'in de anılarında belirttiği gibi ‘imam'lardı. Bingöl ve çevresinden 100'ün üzerinde imam farklı bölgelere sürgün edildi. Doğruydu. Bingöl'ün anayasa oylamasında en yüksek ret oyu vermesinde imamların rolü büyüktü. Yanlış olan, imamların tercihinin bu yönde olmasını eleştirmekti. Kenan Evren ve dönemin yöneticileri, bu çağ dışı yaklaşımları sonucunda imamları cezalandırdı. Ancak halkın ret oyu vermesinde sadece imamların mı rolü vardı? Zira 1980 darbesinden sonra ildeki sıkıyönetim uygulamaları Bingöllüleri zaten çileden çıkartmıştı. 1982'deki oylamaya karşı duruşuyla ‘Cesur Bingöl' unvanını alan Bingöl'ün hem ileri gelenleriyle hem de o dönem sürgün edilen imamlarıyla görüştük. Bu imamlardan ikisi, Solhanlı Abdullah Akdeniz ve Selahattin Baki Bey'di. Solhan, imamlarıyla meşhur bir ilçe. Abdullah Akdeniz, 1940 doğumlu. 10 yıl medrese eğitimi almış. 1960 ihtilalinden hemen sonra imamlığa başlamış. “1982'deki oylamadan önce milletin fikri hayırdaydı. Askerî yönetim de bunu hissetti. Aksi netice çıkmasın diye sık sık imamlarla toplantı yaptılar. Nihayet sandık ortaya kondu. Sonuç belli olunca kızdılar. Dediler ki bu, imamların işidir. Onlara göre bu milletin hepsi birden ‘hayır' diyemezdi. Zazaların, din adamlarının sözüne güvendiğini de çok iyi biliyorlardı.” diyor Akdeniz. -Anayasa oylaması öncesi cemaate telkinde bulundunuz mu? Şimdi o zaman televizyon yoktu, gazete yoktu. Bilgi kıttı. Okuyan insan sayısı çok azdı. Bu bölgede Türkçe bilen de çok azdı. Halk her mevzuda din adamlarının ağzına bakıyordu. Bugün ise televizyon var. Ve herkes gerçekleri görüyor. Ama o gün için bizim bu anayasayı millete anlatmamız lazımdı. Hazırlanan anayasayı madde madde okudum ve cemaate de anlattım. -Anayasaya niçin karşı çıkmıştınız? Evvela bir darbe anayasasıydı. Demokratik değildi. Laiklik tanımının çerçevesi belli değildi. Dinî inançlarımıza saygı göstermiyordu. -İmamlık yaptığınız köyden kaç tane ‘hayır' çıktı? Sayıyı hatırlamıyorum. Üç tane sandık vardı. İlk sandıktaki pusulalar içinde ‘hayır' yoktu. Önce ihtiyarlar oy kullandı. Durumu fark etmediler. Sonra kadınlar kullandı. Onlar durumu anlayınca millet de anladı. Bundan dolayı ilk sandıkta ‘evet' oranı fazla çıktı. Ancak sonraki sandıklarda ‘evet' yoktu. Abdullah Bey o dönemi anlatırken Selahattin Bey de hemen yanı başında onu dinliyor. Zaten akrabaydılar. Aynı çileyi çekmişlerdi. Selahhatin Bey de 1940 doğumlu. O da medrese eğitimi almış. 1961 Anayasası oylamaya sunulduğunda Eskişehir'de askermiş. 1980 ihtilalinde ise köyünde imam... İhtilal olduğunu ona köylüler haber vermiş. Daha o sabah köylülere şunu söylemiş: “Bunlar mutlaka bir anayasa yapacaktır. Belki o günü görmem, şimdiden sizi uyarıyorum. Ne derlerse desinler reddedin.” Aynen dediği gibi oldu. O günü de gördü. 1982'de anayasa hazırlandı. Ama ortada bir sorun vardı. Sıkıyönetim oylama öncesinde ondan, yani imamlardan yardım istiyordu: “O zamanın valisi bizi iki kez topladı. Biz anayasaya hayır diyoruz ama o toplantılarda bunu söylemek ne mümkün? Seçimden birkaç gün önce bir başçavuş köyümüze geldi. ‘Bu köyün sandığından sen sorumlusun' dedi. ‘Belki birkaç tane ret oyu çıkar. Onlara da mâni ol' diye emretti.” Selahattin Bey'in köyünde 101 kişi oy kullandı. 3 sandık görevlisi hariç herkes ‘hayır' oyu verdi. -Siz anayasayı okumuş muydunuz? Anayasa kitapçığını muhtarlara gönderdiler. Dayım muhtardı. Okuma bilmezdi. Ben de kitapçığı alıp okumuştum. -Size ters gelen neydi? Kenan Evren, 2 yıldır sıkıyönetim komutanıydı. Oyumuza sundukları anayasaya göre 7 yıl daha başımızda kalacaktı. Milletin bundan haberi yoktu. Biz de milleti bundan haberdar ettik. ‘Bakın bu anayasaya evet derseniz darbeci paşa 7 yıl daha görevde kalacak' dedik. 7 Kasım'da oy kullandılar. 8 Kasım sabahı tüm Türkiye'nin ‘evet' dediği anayasaya Bingöl'ün hayır demesini ise ‘Elhamdülillah' diyerek karşıladılar. Ancak bu ‘hayır' onların hayatını olumsuz etkileyecekti. Neticede Bingöl'den 100'ün üzerinde imam sürgün edildi. Bu imamların 13'ü Solhan'dandı. Ne idari ne de adli soruşturma vardı. Suçları ise ‘devlete karşı gelmek'ti. 3 ay sonra müftülüklere gönderilen gerekçeli kararda ise şunlar yazıyordu: “Siyaset yaptıkları ve devletin aleyhine çalıştıkları için sürgün edilmişlerdir.” Selahattin Bey bakın ne diyor? “Devlet ‘evet' dememizi istiyordu. Biz ise hayır dedik. Suçumuz da buydu. Madem tek seçenek vardı. Bize niçin iki şık sundular?” Solhan imamlarını Bingöl'ün bir başka ilçesi Kiğı'ya gönderdiler. Burası dinî yönden daha zayıf bir bölgeydi. Üstelik kozmopolit bir yapısı vardı. Söz tekrar Abdullah Bey'de: “Kiğı'nın bir köyüne gittim. Allah'a hamdolsun köylüler beni çok iyi karşıladı. Köyde ilim yoktu. Sıkı takip altındaydım. Geri dönmeyi düşündüğüm zamanlar oldu. Ama köylüler göndermedi. ‘Eğer gidersen kıyamet günü yakana yapışırız' dediler. Ben de 4 sene köyde kaldım.” Abdullah Bey, bu köyde 4 yıl eşinden ayrı kaldı. Çünkü eşi kalp hastasıydı ve Kiğı'nın yakınlarında hastane yoktu. 4 yıl sonra eşi ölünce birilerinin valiye ricası sonucunda Solhan'a çocuklarının yanına döndü. Selahattin Bey ise gittiği köyde 11 ay kaldı. Sonrasında tayinini Bingöl merkeze aldırdı. Bu imamlar ‘hayır'ın suçlusu oldukları için sürgün edilmişlerdi. Ancak içlerinde ‘evet' dediği hâlde sürgün edilenler de vardı. Mahmut Bey bu konuda başından geçen bir olayı anlatıyor: “Bir imam arkadaşım; ‘Ben evet dedim, buna rağmen sürgün edildim. Keşke sizin gibi hayır deseydim de Tunceli'ye sürülseydim.' diye bana dert yanmıştı. ‘Evet' dediği hâlde bir gün görmediğini söyledi. Biz onun gibi olmadık. Çünkü biz Allah rızası için çalıştık. Allah da bizi korudu.” İki emekli imam, bugün Bingöl'ün daha da bilinçli bir şehir olduğunu söylüyor. 12 Eylül 2010'da yapılacak anayasa paketi oylamasında da Bingöl'ün rekor düzeyde ‘evet' demesini bekliyor. Abdullah ve Selahattin hocaya söyleşimizin sonunda, 12 Eylül darbesini yapanlara hesap sorulması fikrine dair düşüncelerini soruyoruz: “Biz intikam peşinde değiliz. Biz orada ne yaptıysak Allah için yaptık. Kendi milletimiz için yaptık. İntikam hissimiz yoktur. Biz Müslüman'ız. Kenan Evren şu an içeri girse, ona saygı gösteririz. Misafir ederiz. Bizim kültürümüzde bu vardır. Bizi perişan ettiler. Bizden çok insan astılar. Ama hiç kimseye kindarlığımız yoktur. Yeter ki bu devlet doğru dürüst bir devlet olsun. Yeter ki doğru dürüst bir yönetim kurulsun. Bizim gayemiz budur.” YORUM YAZIN
|
|