Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grup Başkanvekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken, kamuda istihdam edilen personeller arasında 4/C'li olarak bilinen kamu çalışanlarının sorunlarıyla ilgili Anayasa'nın 98'inci İç Tüzüğün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması önergesi verdi.
Gerekçesini şu sözlerle açıklayan BDP Grup Başkanvekili ve Bingöl Milletvekili Baluken: “AKP'nin neo liberal iktisat anlayışı çerçevesinde, sermaye sınıfına daha fazla kar elde etmesini sağlamak amacıyla emekçilerin reel ücret ve sosyal güvencelerinden kısma politikaları 10 yıldır çeşitli düzenlemelerle beraber uygulanagelmektedir. AKP'nin restore ettiği devlet memurluğu statüsü toplumsal yaşamda dört şekilde vuku bulmaktadır. 4/A, 4/B, 4/C ve devlet kurumlarında taşeron firmalar bünyesinde çalışan kamu çalışanları, statü farkları ile her geçen gün sorunlarının derinleşmesi ile yüz yüzedir. AKP'nin ortaya koyduğu özelleştirme süreçlerinden tutalım da kamu çalışanlarının reel ücret ve sosyal haklarının işveren lehinde aşındırılmasına kadar geniş bir yelpazede seyreden bu politikalar, gerek özelleştirme mağduru olan 4/C'lilerin iktisadi açıdan yaşadıkları zorluklara gerekse de tüm emek gücünün hukuksal hak arama yollarının çıkarılan yasalarla önünün kesilmesine uzanmaktadır. 4/C‘li personelin emekli oluncaya kadar istihdam garantisi olmayıp, her yıl Bakanlar Kurulu, o yıl için istihdam edilecek azami 4/C'li sayısını belirlemekte, Sendikal Örgütlenmenin dışında tutulduğu için Özlük haklarında diğer çalışanlar kadar şansa sahip bulunmamaktadırlar. 4/C'li çalışan emekçilerin sosyal ve özlük hakları güçsüz bir niteliğe sahip iken, sözleşmelerinin her yıl Bakanlar Kurulu'nca imzalanma zorunluluğunda bırakılması da kazanılmış hak gerçekliklerini ortadan kaldırmaktadır” dedi.
‘Sosyal devlet olmanın, eşit ve adil olmanın gereğidir” diyen Baluken açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:
“Sayıları 50,000'e ulaşan 4/C'li kamu emekçilerinden özellikle özelleştirme sürecine tabi tutulan kurumlardaki personellerin 4/C'ye geçenleri ciddi sorunlarla karşılaşmaktadır. Özelleştirilen bazı kurumlarda çalışanlara başka bir kuruma aynı haklara sahip bir şekilde geçme şansı tanınırken, özelleştirilen bazı kurumlarda ise tanınmaması eşitlik ve adalet anlamında büyük bir yanlışı içermekteydi. İşini kaybetmemek için 4/C statüsünü kabul eden bu kamu çalışanlarından sağlık alanında çalışanların bazı sorunlarının dile getirilmesi, AKP eliyle oluşturulan mağduriyetin anlaşılması açısından önemli durmaktadır. Sağlık alanında çalışan 4/C'liler döner sermaye, ek gelir ve kıdem hakkından yararlanamamakta, yol parası ve yemek parası gibi sosyal haklardan ise mahrum bırakılmaktadırlar. Ayrıca 4/C'liler açısından eğitim durumları da dikkate alınmaksızın üniversiteyi bitirmiş bir kamu görevlisi ile lise mezunu bir kamu çalışanı arasında ücret farkı ise eğitim durumunu karşılayamayacak türdendir. AKP'nin sağlıkta dönüşüm projesi kapsamında Kamu Hastane Birliklerine geçiş ile beraber sağlık çalışanlarının iş güvencesi konusundaki kaygıları da had safhaya ulaşmıştır. Özellikle 4/C statüsünde çalışan sağlık emekçileri her yıl yenilenen sözleşmelerine ilişkin inisiyatifin kamu hastane birlikleri yönetimine verilmesi, kamu hastane birliklerinin siyaset kurumunun etkisi altında olduğu da düşünüldüğünde ortaya ciddi sorunlar çıkarmaktadır. Bu durumda her yıl siyasi kararlar neticesinde binlerce 4/C'linin iş sözleşmesi feshedilerek yerlerine iktidara yakın kesimlerin yerleştirilmesi riski mevcuttur. Sosyal devlet gereği, 4/A'lı çalışanlara grev hakkı tanınmalı, 4/B, 4/C ve taşeron firma işçilerinin de 4/A'lılarla aynı sosyal güvence ve haklara sahip olması gerekmektedir. Bunlardan hareketle, ülkenin büyük sorunlarından olan 4/C'li kamu çalışanlarının sorunlarının belirlenmesi, çözüm yollarının bulunması sosyal devlet olmanın, eşit ve adil olmanın gereğidir. Bu kapsamda bir Meclis Araştırması açılması elzemdir.”