39 hükümlüye mektupİnsan Hakları Derneği (İHD) Bingöl Şubesi, Türkiye'deki değişik cezaevlerinde bulunan ağır hasta 39 mahkûmun salıverilmesini istedi.İnsan Hakları Derneği Bingöl Şubesi Başkanı Nihat Aksoy ve dernek üyeleri, Türkiye'nin değişik illerindeki cezaevlerinde yatan ağır hasta 39 hükümlüye mektup yolladı. Cezaevlerinde yatan ağır hasta mahpusların serbest bırakılmasını isteyen Aksoy, ağır hasta mahpusların cezaevlerindeki ağır koşulardan dolayı tedavilerinin sağlıklı bir şekilde yapılmadığını açıkladı. İHD Bingöl Şubesi Başkanı Nihat Aksoy ve dernek üyeleri, dün saat 13.30'da Adliye binasında bulunan PTT şubesi önünde bir araya gelerek, cezaevlerinde bulunan ağır hasta 39 mahkuma mektup gönderdi. Burada bir basın açıklaması yapan İHD Bingöl Şube Başkanı Nihat Aksoy, “İHD'ye yapılan başvurularda halen değişik cezaevlerinde tutulan 39 mahpusun ağır hasta olduğu anlaşılmaktadır. Bu kişilerden 10'u kanser hastası, 3'ü ağır felçli, 3'ü vernike korsakoflu, diğer 13'ü değişik ağır hastalıklar taşımaktadır. Bu kişilerin tedavileri cezaevi koşullarında yeterince yapılamadığından, hastalıkları giderek ağırlaşmaktadır. Hükümet bu durumu sadece seyretmektedir” dedi. Mahpusların sağlık hakkından yararlanması ve yaşam haklarının güvence altına alınmasının devletin sorumluluğunda olduğunu ifade eden Aksoy şunları söyledi: “Devlet bu sorumluluğunun gereğini yerine getirememektedir. Sayın Cumhurbaşkanının Anayasanın 104. maddesindeki yetkisini kullanmasında Adil Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporu gerekmemektedir. Yasal zorunluluk olmadığı ve üniversitede istihdam edilmiş uzmanlar da CMK. 64/3. madde uyarınca resmi bilirkişi olarak kabul edildiği halde, üniversite raporları yeniden test edilmek üzere, adli tıp kurumuna gönderilmektedir. Adli Tıp Kurumu uzmanları üniversitelerin “bilimsel, akademik veya idari üstleri” değildir. Bu uygulamaya derhal son verilmelidir. Üniversitelerin veya Sağlık Bakanlığı Eğitim ve Araştırma Hastanelerinin Sağlık Kurul Raporları Sayın Cumhurbaşkanının yetkisini kullanması için yeterli sayılmalıdır. Bu konu basit bir genelge ile düzenlenebilir. Güler Zere örneğinde görüldüğü gibi Adli Tıp Kurumu kasıtlı olarak rapor verme süresini uzatmakta ve hastalığın ilerlemesine neden olmaktadır. Bununla da kalınmayıp, “farklı toplum kesimlerinin hassasiyetine” göre karar verildiği bizzat Kurum Başkanı tarafından açıklanmıştır. Adli Tıp Kurumu bu haliyle bilimsel bir kurul değildir. Siyasal saiklerle hareket etmektedir. Mahpusların sağlık ve yaşam hakları böylesi bir politik kurumun insafına bırakılamaz. Bu durum en temel insan haklarına aykırıdır. Mahpusların hastalık nedeni ile cezalarının infazının ertelemesinde de Adli Tıp Kurumunun onayı kaldırılmalıdır. Cumhuriyet Başsavcılıkları bu hususta alınacak Üniversite Sağlık Kurul Raporları ile yetinip, gerekli tahliye işlemlerini yapmalıdırlar. Adalet Bakanlığı derhal bir tebliğ yayınlayıp, ciddi sağlık sorunları olan mahpusların Adli Tıp Kurumuna sevkini durdurmalı, üniversite hastaneleri tarafından verilmiş raporları esas almalıdır. Aksi halde meydana gelebilecek sakatlanma ve ölümlerde Adalet Bakanlığı bizzat sorumlu hale gelecektir. Ağır hasta mahpusların biran önce salıverilmesi için gerekli işlemler acilen tamamlanmalıdır. İHD, bu süreci takip edecek, konuyu uluslararası kuruluşların takip etmesini de sağlayacaktır.” Bingöl Kent Haber YORUM YAZIN
|
|