17 yıldır babasından haber alamıyorOHAL'in uygulandığı 1995'te Genç ilçesi Yazıkonak köyünde hayvanlarını otlatırken kaybolan ve 17 yıldır kendisinden haber alınamayan Muhyettin Kökel'in oğlu Veli Kökel, babasının ölü ya da diri olarak biran önce bulunmasını istedi.Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde OHAL'in uygulandığı 1995 yılında Genç ilçesi Yazıkonak köyünde hayvanlarını otlatırken kaybolan ve 17 yıldır kendisinden haber alınamayan Muhyettin Kökel'in oğlu Veli Kökel, "17 yıldır baba hasreti ile yaşıyorum yeter artık babamın ölü ya da diri olarak biran önce bulunmasını istiyorum. Uzun süredir Genç ilçe merkezinde ikamet ediyoruz. Hayvancılıkla geçimimizi yaptığımızdan dolayı kışın ilçe merkezinde ikamet ediyor bahar ve yaz mevsiminde de köylerimize gideriz. 1995 yılında Erzurum'da askerliğimi yapıyordum, terhisime 15 gün kalmıştı ki babamın kaybolduğu haberini aldım. Ben ve yakınlarım kendi imkânlarımızla köyümüzün çevresinde babamı bulabilme ümidiyle aramalar yaptık. Fakat sıkı güvenlik gerekçesiyle bu aramaları geniş alanda yapmamıza izin verilmedi. Yetkili mercilere babamın kaybolduğunu bildirdik ama bu konuda bir çalışma yapılmadı ve konu geçiştirildi. O dönemde Bolu Tugay'ından geldiği söylenen bir tabur asker köyümüze 2 km mesafedeki yere konuşlandırılmıştı. Yani köyümüzün yakınında karakol vardı. Onlardan da bu konuda bir destek alamadık. Aradan 17 yıl geçti ama hiçbir yerde babamın izine rastlayamadık. Sadece otlatmaya götürdüğü hayvanları dağınık bir şekilde çevreden topladık” dedi. "Halk Olarak Makasın İki Ağzı Arasında Parçalanan Kumaş Misali Olduk" 90'lı yılların karanlık havasından bahseden Kökel, sözlerine şöyle devam etti: "90'lı yıllarda bu bölgede yaşayan halk olarak makasın iki ağzı arasında parçalanan kumaş misali olduk. O dönemde neredeyse bölgemizde mağdur olmayan aile kalmamıştı. Herkes bir şekilde bu mağduriyeti tatmıştı. PKK ile hiçbir ilişkimiz olmadığı halde devlet tarafından köylerimiz boşaltıldı. Kendi topraklarımızdan uzaklaştırılarak elimizde hiçbir mesleğimiz yokken şehirlerde yaşam mücadelesi vermek üzere elin kapısına terk edildik. Köylerimizde hayvancılık ve çiftçilik yaparak geçimimizi yapıyorduk bu imkânlar da elimizden alınınca tam bir mağduriyet girdabının içine düştük. Köylerimizin devlet tarafından boşaltıldığı resmi kayıtlarda da mevcuttur. Mağduriyetimizden dolayı kendi hakkımızı savunamıyorduk. Mağduriyetlerimizi dile getirip haklarımızı aramaya çalıştığımızda da önyargılarla karşılaşıyorduk." "Baban Zihinsel Özürlüydü Diye İftira da Attılar" Babasının bulunması için uzun yıllar mücadele verdiğini ifade eden Kökel, "Resmi makamların yönlendirmesi ile 2004 yılında dava açtım. Dava kısa sürede sonuçlandı. Babamın kayıp olduğu kararı verildi. Ama son duruşmada kayıtlarda da mevcuttur, babamın hiçbir özrü olmadığı halde babamın zihinsel özürlü olduğu iddiasının dile getirilmesi acımın üstüne acı olarak eklendi. Babamın hiçbir şekilde özrü yoktu. Bu ülkede hayvanların dahi yaşam hakkı ihlali suç iken insan yaşamına bu derece kayıtsız kalınması bir insanlık ayıbıdır" dedi. Babasının bulunması için yetkililere seslenen Kökel, "Ülkemizde son yıllarda görülen demokratik gelişmeler ve kayıpların bulunması yönündeki ciddi çalışmalar babamın bulunması için bana bir umut ışığı oldu. Yetkililerden bu konuda bana yardımcı olmalarını istiyorum. Babam bu ülkenin vatandaşıydı ve bu ülkenin topraklarında yaşıyordu. 17 yıldır baba hasreti ile yaşıyorum. İnsanları ölülerinin mezarlarını ziyaret ettiklerini gördüğümde dahi hüzünleniyorum. Babamın ölü ya da diri biran önce bulunmasını istiyorum" diye konuştu.
YORUM YAZIN
|
|