BDP Bingöl Milletvekili Baluken, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Bingöl'de hizmet alamayan köylerden bahsetti.
“Dün burada yapmış olduğum bir konuşmada, Bingöl'de seçmen davranışı üzerinden hizmet almayan köylerden bahsetmiştim. Bu köylerden bahsederken tek bir amacımız vardı; seçimde oy davranışı üzerinden gösterdikleri yaklaşım nedeniyle hizmet gitmeyen köylerin mağduriyetini burada dile getirip, bu mağduriyetin giderilmesi noktasında bir duyarlılık yaratmak istemiştik” diyen Baluken, şu ifadeleri kullandı:
“Ancak, saydığımız köylerden Gökdere, Erdemli, Bahçeli, Dışbudak, Yumaklı, Kiran, Suveren, Dallıtepe, Çiriş ve Alıncık köylerin isimleri yazılmasına rağmen "….." (x)(PAYMERK) köyünün ismi yazılmamış. "…."(x)(PAYMERK) köyünün bulunduğu yere (…x)(PAYMERK) işareti konmuş. Aynı şekilde yine Solhan'ın "…." (x)(HOBİT) köyünde birtakım hizmet aksaklıklarından bahsetmiştik. Bu köy de yine (…x)(HOBİT) olarak geçmiş. Türkçe adı da "İnandık" olan bu köylerin durumuyla ilgili temel yaklaşımımızın, bu köylerin Kürtçe adının burada dile getirilmesiyle ilgili bir sorunu masaya yatırma değil, bu köylerin almış olduğu hizmet noksanlığının giderilmesiyle ilgili bir noktaya dikkat çekme olduğunu belirtmek istiyorum ancak hâlâ buradan Kürtlerin temsilcisi olduğunu söyleyen bölge milletvekili arkadaşlarıma da buradan duyarlılık çağrısı yapıyorum. Bakınız, burada, ana dilimizde Zazaca olan bir iki köyün ismini bile buraya hâlâ yazamayan bir anlayış var. Siz, eğer bu anlayışla mücadele ederseniz, en başta sizleri biz alkışlayacağız. Ana dilde eğitimle ilgili anayasal güvence altına alan çalışmaları yapın, en önce biz sizi destekleyelim. Mahkemelerde hâlâ ana dilinde savunma yapamayan arkadaşlarımızın durumunu siz burada gündemleştirin "Bu konuyla ilgili benim ana dilimde savunma yapma hakkım vardır." deyin, en başta biz sizi alkışlayalım ama bununla ilgili, bakın Türkiye'nin, örneğin ana dilde savunmayla ilgili bağlı bulunduğu uluslararası anlaşmalara da aykırı bir davranışı var. Bakın, Lozan Anlaşması'nda 39/5'inci maddede, Türkçeden başka dil konuşan Türk uyruklarının mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilme hakkı, madde 39/5 tarafından devletin bir resmî dilinin mevcut olduğu hususu dikkate alınarak düzenlenmiştir. Yine, Lozan'ın 37'nci maddesinde de, bu 39'un arasında bulunan maddelerin hiçbir şekilde Türkiye tarafından değiştirilemeyeceğinin de altı çizilmiştir.”
Şeyh Sait ve Seyit Rıza'nın mezar yerlerinin belirlenmesi gerektiğini ifade eden Baluken, “Bingöl Milletvekili olduğum için söyleyeyim, sizin sıralarınızda da var, Şeyh Sait'in ailesinden milletvekili arkadaşlarımız var, Bingöl'de Şeyh Sait'in ailesinden olan insanların bizden Şeyh Sait'in mezarıyla ilgili talebi var. Bu konuyla ilgili gerçekten duyarlıysanız bunu takdirle karşılarız. Bir an önce gelin bu işe Şeyh Sait'in ve Seyit Rıza'nın mezar yerlerinin belirlenmesiyle, mezarlarının, cenazelerinin ailelerine ve halklarına verilmesiyle başlayalım, gerisini hakikatleri araştırma komisyonunu kurarak bir tarihî yüzleşmeyle sonlandırırız, devam ettiririz. Bakın, Meclis Albümü'nde Kürtçe bilen milletvekili sayısı 37'dir arkadaşlar. Bu arkadaşlarımız Meclis Albümü'ne Kürtçe yani kendi ana dillerini bildiklerini bile yazmadan buraya gelip farklı şeyler söylerlerse o zaman tabii ki bizim de bu konuyla ilgili söyleyecek sözlerimiz olur” diye konuştu.
Konuşmasında hasarlı olan 100. Yıl İlköğretim Okulu'ndan da bahseden Baluken, “Özellikle yoksul olan illerin sıralamasının sürekli olarak aynı olduğunu, son on sırada olan illerin Şırnak, Hakkâri, Bitlis, Bingöl, Muş, Gümüşhane, Bartın ve Bayburt olduğunu, Tunceli olduğunu, yıllarca bu işleyişin aynı şekilde devam ettiğini buradan belirtelim. Sayın Bakanımız, bütün ekonomik politikaların bölgeler arası eşitsizliği gidermeye yönelik olduğunu söylüyor. Şimdi, sizin uyguladığınız bu bölgeler arası eşitsizliğe yönelik acaba çalışmalar mı başarısız, yoksa bu konuda gerçekten ciddi bir çalışma mı yok? Bakın, burada bir durum tespiti yapayım: Uzun süredir Bingöl'de "100. Yıl İlköğretim Okulu" diye bir okulumuz var. 2003 yılı depreminden itibaren hasarlı ve aslında öğrencilerin eğitim görmesine uygun bir okul değil. Ancak bu okulun durumuyla ilgili, gerek bu kürsüde gerekse soru önergeleriyle gündemleştirilen bir duruma karşı müthiş bir duyarsızlık var. Bingöllü Bakan arkadaşımız olan Sayın Cevdet Yılmaz'ın kendi bakanlığıyla ilgili makam odasına aktardığı paranın 2,5 trilyon -eski miktarla söyleyeyim- olduğu söyleniyor. Müsteşarına almış olduğu lojmanın değerinin 1,2 trilyon, içine yapılan masrafın da 350 milyarın üzerinde olduğu söyleniyor. Şimdi, bir tarafta yüzlerce öğrencimizin gittiği bir okula ödenek ayrılmadığı için can güvenliğinin tehlikede olma durumu var, diğer taraftan Bakanımızın ve Müsteşarımızın elitist bir konfor arayışlarının getirmiş olduğu bir yaklaşım var. Buradan genel olarak bu tarzın sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. 2003'te Bingöl depreminden sonra TOKİ tarafından yapılan konutların maliyetlerinin çok üzerinde halkımıza fatura edildiği ve bu faturaların sonra bankalardan, TOKİ tarafından tahsil edildiği, vatandaşlarımızın, halkımızın çok yüksek gecikme faizleriyle de bir şekilde bankalara borçlandırıldığı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Maliye Bakanlığından bu konuyla ilgili, özellikle Bingöl depremiyle ilgili düzenlemesi varsa açıklamasını istiyorum” şeklinde konuştu.