MURAT VAROL / Bingöl Üniversitesi Öğretim Görevlisi
Bir konuşma sisteminin dil mi lehçe mi olduğu hususu, dilbilimin konusudur. Bu mesele ideolojik ve siyasal tefekkürle tanımlanabilecek bir durum da değildir.
Bir dilin iki varyantı kültürel bir bağlamda lehçe olarak, diğer bir bağlamda büsbütün ayrı diller olarak da tanımlanabilmektedir. Çoğu kez lehçe, bir yazın ürettiği için dil adını taşımaktadır. Portekizce ve Felemenkçe için durum bu şekildedir. Dil ve lehçe tartışmalarında anlaşılabilirlik son derece önemli bir yere sahiptir. Birbirlerini anlamayan kişilerin değişik diller konuştuğu doğal olarak söylenmektedir. Bir dilin iki varyantından çok öte bir şeye tekabül eden Zazaca ve Kürtçe, sözü edilen dilsel ve kültürel bağlamdan kopartılıp, siyasal bir alan üzerinden tartışmaların merkezini oluşturduğundan farklı görüşlerle karşılaşmaktayız. Zazaca konusundaki akademik görüş de son derece nettir, Zazaca ayrı bir dildir. Bugün dünya çapındaki dilbilimsel çalışmalarda dil ve lehçe konusundaki standart ayırım belli bir noktadadır. İki topluluk özel bir eğitim almadan birbirlerini anlayabilir ve aralarında iletişim açısından herhangi bir sorun ortaya çıkmıyorsa, bu iki topluluğun aynı dilin lehçelerini konuştuğu kabul edilmektedir. Eğer bu iki topluluk anlaşamıyorsa ve iletişimsel bakımdan ortada çok ciddi bir ayırım söz konusu ise bu iki topluluğun ayrı dilleri konuştuğu kabul edilmektedir.
Zazaca ve Kürtçe birbirini anlayabilen diller değildir. Dolayısıyla teknik olarak bunlar iki ayrı dildir. Gerek bilimsel yaklaşım, gerekse dünya çapında baktığınız zaman bugünün bakış açısına uygun olan yaklaşım; Kürtçe ve Zazaca'yı iki ayrı dil olarak kabul etmekten geçmektedir. Zazaca ve Kürtçe, İrani diller disiplininde iki ayrı dil kabul edilir. Zazaca, Kürtçeye nazaran çok daha arkaik özelliklerini koruyan, yani eski İranca hakkında daha fazla bilgi vermektedir. Kürtçe fazlasıyla evrilmişken, Zazaca çok daha muhafazakâr öğelerini korumuş olan bir İrani dildir. Bugün Zazaca'ya lehçe muamelesi yapanların dayandığı tezler, dilbilimsel kıstaslardan ziyade tarihsel birliktelik, ortak kader anlayışı, konuşma sistemlerindeki müştereklerdir. Fransızca, İtalyanca, Portekizce, İspanyolca vb. diller Latin dilleri olmasına rağmen hiç kimse onlara “lehçe” muamelesi yapmamaktadır. Hatta İspanyolca ile İtalyancanın büyük oranda yakın ve anlaşabilir diller olmasına rağmen her biri müstakil birer dil olarak kabul görmektedirler. Aynı şekilde bugün Türk dünyasına baktığımızda bazı tartışmalar olmakla beraber Kırgızların konuştuğu dile Kırgız dili veya Kırgızca, Kazaklarınkine Kazak dili veya Kazakça, Özbeklerinkine Özbek dili veya Özbekçe denmektedir. Hatta Azerilerin diline (Türkiye Türkçesi ile büyük oranda anlaşılabilirliği olmasına rağmen) Azeri dili veya Azerice diyor isek, Zazaların konuştuğu “dile” de elbette Zaza dili demek durumundayız.
Dil ve lehçe tartışmalarına dilin telif eserlerinde kullanılan argümanlar son derece sağlıklı fikirler vermektedir. Zazaca ilk telif eserlerden biri olan ve 1899'da basılan Mewlid-i Nebi'nin müellifi Ahmed-i Xasi'nin, eserin yayın izni için Diyarbakır vilayeti tarafından 6 Nisan 1899'da Maarif Nezareti'ne gönderilen izin yazısında “Lice kazasına bağlı Hizan köyü ulemasından Ahmed-i Xasi Efendi'nin Zaza lisanı ile telif ettiği Mevlid-i Şerif'in basım ve yayın izni talep edilmiştir.” denmektedir. Buradan anlaşılıyor ki, Zazaca konusunda henüz herhangi bir dilbilimsel veya politik tartışma yapılmadığı dönemlerde, hiçbir kaygı güdülmeden verilen salt gerçeklikteki bilgilerde Zazaca dil olarak kabul edilmektedir. Kamuran Bedirxan'ın vârisi Paris Kürdoloji Kürsü Başkanı Prof. Dr. Joyce Blau, yakın zamanda verdiği bir mülakatta, Zazaca ve Gorani hakkındaki görüşlerinde şöyle demektedir: “Gorani ve Zazacanın aynı kökenden geldiklerini biliyoruz. Muhtemelen bu diller Kürtçeden önce bu bölgede konuşuluyordu. Muhtemelen Gorani ve Zazacanın mazisi Kürtçeninkinden daha eskidir. Kürtler, Zazaların ve Goranların çoğunu asimile ettiler fakat hepsini edemediler... Zazalar göç ettirildiler ve şimdi Anadolu'nun ortasında bir üçgende yaşıyorlar.” Zaza diline dair ilk ciddi çalışmaları yapan Peter Lerch, Ruslara esir düşen Osmanlı askerlerinden Zaza ve Kürtlerden topladığı derlemeleri önce Rusça olarak üç cilt halinde yayımlar. Peter Lerch, konuşturduğu şahıslardan ve derlediği metinler üzerinde bizzat yaptığı incelemelerden Zazacanın Kürtçeden farklı olduğunu tespit etmiş ve yaptığı çalışmada şu sonuca varmıştır: “Zazaca, Kurmanci konuşanlar için tek tek sözcüklere varıncaya kadar, anlaşılmaz olarak kalmaktadır.”
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN...